Başarı nedir ya da ne değildir?

Bu soruya verilen cevaplar, kriterler ya da fikirler çağlar boyunca değişmiştir.

Türk Dil Kurumu’na göre başarı kelimesinin anlamı muvaffakiyettir. Muvaffak olmak, yani ilahi olanın yardımına nail olmak…

Başarısızlık ise muvaffakiyetsizlik olarak tanımlanır. Fakat şurası ilginçtir ki Batı’daki başarısızlık ile Doğu’daki başarısızlık tanımları birbirinden oldukça farklıdır.. Bizim kültürümüzde başarısızlık kader ile, ilahi güç ile ilişkilendirilir. Yani sorumlu kişi biz değiliz, olan ve olmayanlar bizim elimizde değil gibidir.

Batı’da ise beklenilen ya da istenilen davranışın ihmal edilmesi ya da yapılmaması olarak tanımlanır başarısızlık. Ve burada başarısızlıklar başarı hikayelerinin baş tacıdır çünkü onu itici bir güç olarak görürler.  Bireysel performans ve çabayla başarısızlığın başarıya götürdüğüne inanırlar.

Dönüp yine bizim kültürümüze bakarsak da olayların ve sonuçların elimizde olmadığını söyleyen bir kavram koyulur önümüze; kader. Kader kavramı  şarkılarımıza bile sinmiş haldedir, dikkatle dinlediğimizde bunu çok rahat görürüz.

Yani Batı’da başarı hedefe, isteğe ve çabaya bağlıyken Doğu’da bu, kadere bağlanmış durumdadır.

Bu durum dilimizin kültürümüzün aynası olduğu gerçeğini de hatırlatır.

Tarihte, günümüze baktığımızda arzu edilen şeye ulaşmak için formülümüz çalışmak çalışmak çalışmak. Ancak bunu Antik Yunan’da  söylesek bizlerin para karşılığında çalışan köleler olduğumuzunet bir şekilde söylerlerdi. Çünkü o dönemde çalışmak demek birinin paralı işçisi olmak demekti.

Eğer Orta Çağ’ da yaşıyor olsaydık ne olurdu peki?

O zaman da para, başarı ve statü için çalışmak Tanrı’dan uzaklaşmak olarak değerlendirilecekti çünkü dünyevi olandan uzaklaşmak Tanrı’ya yaklaşmak demekti o dönemlerde. İnzivaya çekilmek, Tanrıiçin dünyadan el etek çekmek…

Reform hareketleri ile birlikte ise öteki alem değil, bu dünya için çalışılmaya başlandı ve 19. yy. sonrası artık insanlar çalışmaya teşvik edilmeye başlandı ve başarıya ulaşmak için say’u amel, say-u gayret denildi.

Buradan anlaşılan toplumlara, kültürlere ve çağa göre başarı-başarısızlık tanımları değişebiliyor. Hatta kişiden kişiye göre bile değişen bu tanımlar, sizler için ne ifade ediyor peki?

Başarının çok çalışmak olduğuna ve bu hayatta bir şeylere sahip olmak, belli bir statüde olmak olduğu üzerine genel bir kabul vardır. AcabaKlâsik Dönem filozofları başarı ve başarısızlık hakkında ne demiştir diye soracak olursak Sokrates’in areateyani erdem dediğini görürüz. Ona göre asıl başarı, kişinin ruhunu olabildiğince geliştirmesi ve erdemli bir yaşam sürmesidir. Dışsal başarılar, yani maddi zenginlik veya sosyal statü, gerçek anlamda önemli değildir.

Platon ise başarıyı, “İyi” olanı bilmek ve buna uygun şekilde yaşamakla ilişkilendirir. Ona göre gerçek başarı, insanın ruhunun en yüksek ideallere,adalet, cesaret, ölçülülük ve bilgelik gibi erdemlere ulaşmasıdır.

 Aristoteles’e bakarsak o da başarıyı “eudaimonia” yani mutluluk veya iyi yaşam kavramıyla ilişkilendirir. Ona göre, başarı, bireyin potansiyelini gerçekleştirmesi ve bu süreçte ahlaki erdemler geliştirmesidir. Bu, hem bireysel hem de toplumsal anlamda bir dengeye ulaşmayı gerektirir.

Epiküros’a göre başarı, kişinin huzur ve dinginlik içinde yaşamasıdır. Bu, gereksiz arzuların ve korkuların üstesinden gelmekle, yani içsel bir denge ve mutluluk elde etmekle sağlanır.

Stoacılar da başarı üzerine yine birçok şey söylemiştir. (Örneğin, Epiktetos, Seneca, Marcus Aurelius): Stoacılar için başarı, kişinin kontrolü dışındaki şeylere değil, sadece kendi eylemlerine ve tutumlarına odaklanmasıyla ilgilidir. Başarı, erdemli bir yaşam sürmek ve zorluklar karşısında ruh dinginliğini korumaktır. Dışsal başarılar, stoacılar için nihai anlamda önemli değildir; önemli olan, erdemli bir yaşam sürmektir.

Yani bu filozofların çoğunun, başarıyı içsel bir durum olarak görmüş ve maddi veya dışsal başarıları ikinci planda tuttuğunu görürüz. Onlara göre gerçek başarı, kişinin erdemli bir yaşam sürmesi, kendini gerçekleştirmesi ve ruhsal bir dinginliğe ulaşmasıdır.

Başarı üzerine bunları söyleyen filozoflar başarısızlık hakkında ne demiş olabilir?

Yine Sokrates’le başlayacak olursak Sokrates, başarısızlığı erdemden sapmak olarak görür. Ona göre, kişi erdemli bir yaşam sürmezse, yani ruhunu geliştirmezse, gerçek anlamda başarısız olmuş demektir.

 Platon’a göre ise başarısızlık, insanın ideallerine ve erdemlerine ulaşamaması olarak tanımlanabilir. Ruhun üç kısmı olan akıl, istek ve cesaret arasında denge kuramayan bir birey, ahlaki ve felsefi anlamda başarısız olmuş kabul edilir. Platon için asıl başarısızlık, “İyi”ye ulaşma çabasından vazgeçmektir.Nerde pes edersek orda kaybederiz.

Aristotelesbaşarısızlığı, bireyin potansiyelini gerçekleştirememesi olarak tanımlar. Ona göre, bir kişi, doğasına uygun şekilde gelişmezse ve erdemli bir yaşam süremezse, bu gerçek anlamda bir başarısızlıktır.

Epiküros’a göre başarısızlık, huzursuzluk ve kaygı içinde yaşamaktır. Bu, kişinin gereksiz arzuların peşinden koşması ve bu yüzden içsel dinginliğe ulaşamaması anlamına gelir.

 Stoacılar için ise, kişinin kontrol edemediği şeyler üzerinde fazla durması ve duygusal olarak sarsılmasıdır. Onlara göre başarısızlık, erdemli bir yaşam sürmekten vazgeçmek ve dışsal olaylara aşırı değer vermektir.

Yani bu filozofların çoğu için başarısızlık, kişinin içsel gelişimi ve erdemli bir yaşam sürme çabasından sapmasıyla ilişkilidir.

Peki bu filozoflar başarıya ulaşmak için neler öneriyor diye sorarsakda ilk olarak;

Sokrates, Kendini Tanı, “Kendini bil” ilkesini vurgular. Ona göre, başarıya ulaşmak için kişinin öncelikle kendisini, yeteneklerini, zayıf yönlerini ve hedeflerini derinlemesine anlaması gerekir.

Platon:İyi’yi Ara.

 Platon’a göre, başarı, “İyi”yi bilmek ve ona ulaşmaya çalışmakla ilgilidir. Bu, yüksek bir ahlaki yaşam sürmek, bilgi ve bilgelik peşinde koşmak anlamına gelir.

Aristoteles: Erdemli Bir Yaşam Sür

Aristoteles, başarıyı erdemli bir yaşam sürmekle ilişkilendirir. Bu, bireyin potansiyelini tam anlamıyla gerçekleştirmesi anlamına gelir. Her erdemin bir aşırılığı ve eksikliği olduğuna dikkat çeker, bu nedenle “Altın Orta Yol”u bulmak önemlidir.

Pratik Bilgelik (Phronesis): Aristoteles, kişinin doğru kararlar alabilmesi için pratik bilgelik geliştirmesini önerir. Bu, günlük yaşamda erdemleri uygulamayı ve dengeyi bulmayı sağlar.

Epiküros: Basit ve Dingin Bir Yaşam

Epiküros, gereksiz arzuları ve korkuları bırakmayı, basit ve dingin bir yaşam sürmeyi önerir. Ona göre, mutluluk ve başarı, bu tür bir yaşam tarzıyla elde edilir.

Stoacılar (Epiktetos, Seneca, Marcus Aurelius):Kendini Kontrol Et

 Stoacılar, ancak kendi tepkilerimizi ve tutumlarımızı kontrol edebileceğimizi söyler. Bu kontrol, başarıya ulaşmak için kritik bir öneme sahiptir.

Doğaya uygun yaşamak, kendi içsel değerlerine sadık kalmak ve bu yolda zorlukları sabırla karşılamak önemlidir.

Ölümü Hatırla (Memento Mori): Onlar, ölümün kaçınılmazlığını hatırlamanın ve buna göre yaşamanın, insanı önceliklerini belirlemeye ve gereksiz kaygılardan kurtulmaya yönlendireceğini söylerler.

 Tüm bu öneriler, başarıya giden yolun bireyin içsel gelişiminden, erdemlere bağlılığından ve doğru yaşam tarzını benimsemesinden geçtiğinin üzerini çizer.

Bir de başarı üzerine mitolojiden örnek verecek olursak; akla Herakles ve denemeleri gelir.

Herakles’in (Herkül) 12 görevi, kahramanlık, azim ve zorlukların üstesinden gelme üzerine bizler için çok değerli aktarımlardır. Bu görevler, hem fiziksel hem de manevi bir mücadele olarak, başarıya ulaşmanın ve kendi kaderini belirlemenin yollarını simgeler. Her bir görev, belirli bir erdemi veya başarıya giden yolda karşılaşılan engelleri temsil eder.

Herakles, yılmadan yorulmadan içindeki güce ve inanca dayanarak tüm bu denemelerden zaferle çıkmıştır.

Hepimizde ondan bir parça var aslında. Gücü içerde hissetmek hayatı ve olayları bambaşka bir bakış açısıyla değerlendirmemize olanak tanır.

Yaptığımız bir işi büyük bir sevinç ve etkinlikle yapmak, sonunda bizleri doğal olarak zafere eriştirir.

İçerde bizi aşağıya çeken bir yanımız da var gerçekte evet. O yanı beslemek, sözlerine kulak verip eylemlerimizi kontrol etmesine izin vermek bizleri belirlediğimiz içsel büyüme hedefinden saptırabilir.

Ve şöyle bir‘başarılı’ dediğimiz kişilere baktığımızda içindeki güce inanan, hiç kimse yapabileceklerine inanmasa da kendinden emin olanlar ve bu doğrultuda adım atanlar başarılı olmuştur.

Doğru zamanda doğru yerde doğru fırsatı görebilmek dünyaca ünlü başarılı atfettiğimiz kişilerin ortak özelliğidir.

Tabii ki de onlar da yer yer tökezlemiş fakatfarkları, onlar ayağa kalkmayı tercih etmişlerdir. Buna birçok örnek bulabiliriz yazarlar, sanatçılar ve iş insanları arasından.

Peki sizce başarısızlığın temel sebepleri ne olabilir?

İnsanın kendini yeterince tanımamasından kaynaklıdır diyebilir miyiz örneğin?

Başarısızlık kabul edilebilir elbette fakat denememiş olmak baştan kaybetmek demek değil midir?

Çoğumuz sırf başarısızlık korkusundan aslında, denemekten  vazgeçeriz. İnsan esasında başarısız olduğunda içinde bulunacağı durumdan korkar. Küçük düşmek, mahcup olmak. Tüm bunlar bizi bir şeyleri denemekten bile alıkoyar öyle değil mi?

Başarısızlık dediğimiz zaman ilk aklınıza gelen yer neresi?

Okul hayatımız?.. Yani evet, bu noktada akademik başarısızlıklarımız önümüze çıkıyor. Sistemin kendince belirlediği başarı ölçütlerine erişebilen alkışlanırken, bu başarıya ulaşamayanlara hayatının genelinde başarısız etiketi yapıştırılıyor. Bunun sebebi ise akademik başarılarımızı geleceğimizin anahtarı gibi görmemiz olabilir mi?

Bu başarısızlık etiketi okul hayatıyla başlayıp tüm hayatımızı etkileyebiliyor ve benlik saygımızı yetirmemize sebep olabiliyor. Bu yüzden başarısızlık etiketini kendimize nerde yapıştırdığımıza dikkat etmeliyiz.

Bunların sonunda belki de en önemlisi neye ‘başarı’ dediğimiz…

Bunu, hayattaki varoluş amacımız üzerine debelirleyebiliriz, çevremizdeki insanların bizlerden beklentileri ve onların başarı dediği şeyler peşinde koşmak üzerine de…

Seçim, yine bizim.

Kaynaklar:

  1. Platon. Apologia (Sokrates’in Savunması). Çev. Sabahattin Eyüboğlu. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2001.
  2. Platon. Phaidon. Çev. A. Arslan. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016.
  3. Platon. Kriton. Çev. Hamdi Ragıp Atademir. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2016.
  4. Aristoteles. Nikomakhos’a Etik. Çev. Saffet Babür. İstanbul: Alfa Yayınları, 2016.
  5. Epiküros. Mektuplar ve Ana Öğretiler. Çev. A. Koray Demir. İstanbul: Say Yayınları, 2018.
  6. Epiktetos. Konuşmalar (Discourses). Çev. Candan Şentuna. İstanbul: Alfa Yayınları, 2019.
  7. Seneca. Ahlak Mektupları (Lettersfrom a Stoic). Çev. Alper Bilgili. İstanbul: Say Yayınları, 2018.
  8. Marcus Aurelius. Kendime Düşünceler (Meditations). Çev. Nuran Direk. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019.
  9. https://open.spotify.com/episode/36nkuEIK8dpTLujRTdleUI?si=atgzSZKfRkO-I7PtdKqq3w

Aktiffelsefe Araştırma Grubu


Doğu ve batı felsefelerini ve kültürlerini incelediğimiz felsefe seminerlerimize katılmak isterseniz de buraya tıklayarak ücretsiz kayıt yaptırabilirsiniz. Bu arada seminer konularımızı incelemek için Felsefe Seminerleri sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.

gtag('config', 'AW-802439404');