Epikür genelde bireyci bir yaklaşıma sahipti. Toplumsal yaşam yada topluluk hayatına bakışı , temelinde buna benzer birazda hedonist bir eğilim göstermektedir.

Epiküre göre insanların bir arada bulunmaları, toplu halde yaşamaları, sırf onların bunun böyle olmasını istemelerinden ve  beraberliklerinin yararlı sonuçları olacağını düşünmelerinden kaynaklanır.

Epikürün atomculuğa dayanan ahlâk öğretisi temelli toplum felsefesi , insanlar arasında doğal bir beraberliği kabul etmez.

Epikürün toplumsal hayata bu şekildeki bakışı  ise Platon ve Aristo’nun devleti doğal bir kurum olarak gören  “doğal toplumsallık” fikriyle taban tabana zıttır.

Fakat yine de insan için faydasından ötürü aile, cemaat gibi küçük topluluklar yanında büyük toplumun da gerekli olduğunu kabul etmektedir. Bu konudaki görüşüyle de, her türlü topluluğa ve toplumsal kuruma karşı çıkan Kiniklerden ayrılır.

Epiküre göre toplum, devlet ve bütün birey üstü kurumlar üstün birer varlık olmayıp yalnız bireyin mutluluğunu sağlamak için olan araçlardır.

Epikür, bilgeye evlenmemeyi bile öğütler: Aile yükünün, sorumluluğu onu mutluluktan uzaklaştırabilir.Bu düşünceside Kinikler ile benzeşir.

Yine bu düşünce ile bilgeye, politik-sosyal hayattan uzak kalmayı, devlet,toplum işlerine hiç karışmamayı da öğütler.

Epikür’e göre Devlet, bireylerin karşılıklı korunma gereğinden, düşünüp taşınmalarından doğmuş olan sözleşmeye dayanan bir bağdır, bir kurumdur; bundan dolayı devletin yapısı, örgütü kurulmasının nedenine uygun, yani herkese yarar sağlayacak biçimde olmalıdır.

Epikürün elimizde bulunan yazılarında doğrudan siyasetle ilgili tek bir cümle vardır. Bu cümlesinde ise “Bilge insanın kendisini alışılagelen mesleklerle, siyasetin hapishanesinden kurtarması gerektiğini söylemektedir” (Epikuros, Vatikan Sözleri).

Diogenes Laertius da Epikuros’un Hayatlar adlı kitabının birinci cildinde bilge insana siyasete girmeyi yasakladığını belirtmektedir (DL, X, 1 19).

Dolaylı olarak siyasetle ilgili olan iki yerde ise Epikuros siyasal hırsın nedeninin başka insanlara karşı korunma elde etmek olduğunu söylemekte, ancak bunun her zaman mümkün olmadığını veya başka yollarla elde edilebileceğini hatırlatmaktadır. Ona göre başka insanlardan korunmanın, güvenliği elde etmenin en saf yolu gerçekte sakin bir hayat sürmek ve bunun için insanların çoğunluğundan ayrılmaktır.

Dostluk

“Dostluk” kavramının Epikürcü felsefede büyük yeri vardır. Epikür “ insanlar arasındaki  beraberliğin bilgeye yakışan biricik şekli ancak dostluk olabilir” der.

“Bilgeliğin tüm hayatı mutlu kılmak için sağladığı şeyler arasında en büyüğü, dostluğa sahip olmaktır” (Epikuros, Temel Öğretiler).

“Soylu adam, en çok bilgelik ve dostluğa sahip olan adamdır: Bunlardan birincisi (yani bilgelik) ölümlü, diğeri (yani dostluk) ölümsüz olan iyidir” (Epikuros, Vatikan Sözleri ) .

“Dostluk, hepimize uyanmamızı ve birbirimizi kutlamamazı söyleyerek yeryüzünde dans eder” (Epikuros, Vatikan Sözleri)

“Bilgeliğin verdiği mutluluğu meydana getiren şeyler arasında hiçbiri dostluktan daha büyük, daha verimli ve daha haz verici değildir”(Cicero, İyiler ve Kötülerin Stntrlart Üzerine).

“Her dostluk, kendisi bakımından arzu edilir bir şeydir; ancak onun kaynağı, sağladığı faydalardır” (Epikuros, Vatikan Sözleri).

“Kalıcı dost ne her zaman fayda peşinde koşandır ne de dostluğu hiçbir zaman faydayla ilişki içine sokmayan. Çünkü birinci, dostluğu bir değiş tokuş konusu yapar, ama ikincisi de insanın geleceğe ilişkin bütün ümitlerini ortadan kaldırır” (Epikuros, Vatikan Sözleri).

“Bu dünyada her türlü ebedi veya uzun süreli kötülük korkusunu yenme cesaretini bize veren aynı inanç, dostluğun bu dünyadaki hayatımızda en güçlü koruyucumuz olduğunu söyler” (Epikuros, Vatikan Sözleri).

Dostluk bilge ve erdemli kişiler arasında yarar, çıkar gözetmeyen, karşılık beklemeyen bir hayat beraberliği şekline yükselir; bu çeşit bir beraberlikte de insan mutluluğun en yüksek derecesine ulaşır.

Dostluk kavramı Epikürcü dünya görüşünün sosyal idealidir.Fakat tek tek kişiler arasında bir ilgi olan dostluk, ideal bir sosyal yaşam şekli olduğunda insanların özel hayatlarına çekilip yalnızlaşması, politik beraberliğinde çözülmesi zor bir problem haline getirmekteydi.

Adalet

Epikürün Temel Öğretiler’de adaletin doğası, kaynağı ve işlevi konusunda son derece önemli bazı sözleriyle karşılaşmaktayız.

Bu sözlere göre   ” adalet özü itibariyle  insanlar arasında birbirlerine zarar vermemek ve zarar görmemek için yaptıkları bir çıkar anlaşmasıdır” (Epikuros, Temel Öğretiler ) .

“Adalet, hiçbir zaman kendi başına var olan bir şey olmamıştır; o her zaman şu veya bu yerde birbirleriyle ilişki içinde olan insanların birbirlerine zarar vermemek için yaptıkları bir anlaşma olmuştur” (Epikuros, Temel Öğretiler).

“Adaletsizlik, kendi başına kötü bir şey değildir; bu tür eylemleri cezalandırmakla görevli insanların dikkatinden kaçırmama korku ve şüphesidir” (Epikuros, Temel Öğretiler).

“Karşılıklı olarak birbirlerine zarar vermeme yönünde bir anlaşma yapma kabiliyetine sahip olmayan yaratıklarla ilgili olarak ne adalet vardır ne de adaletsizlik; birbirlerine zarar vermeme yönünde bir anlaşma yapmaktan aciz olan veya böyle bir anlaşma yapmak istemeyen halkla ilgili olarak da durum aynıdır” (Epikuros, Temel Öğretiler).

“Adalet, genel olarak herkes için aynıdır, çünkü karşılıklı ilişkilerde yararlı olduğu görülen şeydir. Ancak ülkenin özelliklerine ve çeşitli koşullara bağlı olarak uygulamasında o, şartlara göre değişir” (Epikuros, Temel Öğretiler).

Böylece bir ülkede belli bir dönem için yararlı olan yasalar, şartların değişmesi sonucu, artık yararlı olmaktan çıkabilir; ama bu yasaların geçerli oldukları söz konusu dönemde adil olmadıkları anlamına gelmez. O, yalnızca bu yasaların karşılıklı ilişkilerde yararlı oldukları sürece adalete uygun oldukları, daha sonra yararlı olmaktan çıkınca da artık adalete uygun olmaktan çıktıkları anlamına gelir (Epikuros, Temel Öğretiler).

Mesela toplumsal sözleşmeyi gizlice ihlal eden birinin hiçbir zaman yakalanmayacağından emin olamayacağını, bunun ise onun hayatını sürekli olarak tehdit altında tutacağı, huzurunu ortadan kaldıracağı görüşündedir. O halde hayatını huzurlu, endişe ve kaygılardan uzak geçirmek isteyen birinin doğal güvenliğini bu anlaşmada bulacağını düşünmesi doğal olacaktır.

Adalet, dostluğun küçük toplulukta hedeflediği şeyi büyük toplulukta, toplumda gerçekleştirmeyi amaçlayan şeydir. Dostluklar karşılıklı güven ,yardımlaşma ve dürüstlük ilkelerine dayanmaktadır. Dostluklardan doğan karşılıklı güven anlayışı adalet kavramı için de oldukça önemlidir. Buradan da Epikuros için Dostluk ve Adalet kavramları arasında önemli bir ilişki olduğu anlaşılmaktadır.

Epiküre göre dostlukta adalette olmayan bir şey, karşılıklı güven vermeyi aşan bir şeyin de ortaya çıktığı görülmektedir. Bu, dostların birbirlerine karşı duydukları sıcak sevgidir. Bilge bir insanın, yasa koyucunun dikkatinden kaçma imkanı söz konusu olduğunda yasalara aykırı bir şeyi yapmaktan kaçınıp, kaçınmayacağı sorusuna karşılık olarak; bunun cevaplandırılması kolay olmayan bir soru olduğunu söyleyen Epikürün, dostluk söz konusu olduğunda bazen insanın dostunu kendisi gibi düşünmesini, dostundan alması yerine ona vermesini, hatta kendi çıkarını dostunun çıkarına feda etmesini öğütlerken muhtemelen bu noktaya işaret etmektedir.

Epikür Hakkında Diğer Konu Başlıkları

* Epikür’ün Tanrı-Doğa-Ruh Kuramı

* Epikür’ün Hayatı ve Kişilik Özelliklerine Kısa Bir Bakış

* Epikürcü Toplum ve Siyaset Felsefesi

* Epiküros ve Demokritos

KAYNAKLAR

İlk Çağ Felsefe Tarihi –  Ahmet Arslan

Felsefe Tarihi – Prof.Macit Gökberk

İlk Çağ Felsefesi – A.Ö.F Yayınları

İlk Çağ Felsefesi – Ahmet Cevizci

gtag('config', 'AW-802439404');