Filozof Delia Steinberg Guzman, psişik hücreye hapsolmuş insanın duygularını mükemmel bir şekilde yorumluyor.

      Yazar, gerçek sevgiyle kafesimizdeki mahkûm kuşu, kendi kimliğini tanıması ve kartal eğilimini tekrarlaması için bilinçlendirmeye çalışıyor. Bundan sonra, insan kendi çabasıyla cahilliğin demir parmaklıklarını kırarak, özgürlüğe doğru uçup cahilliğini fırlatıp atabilir ve kartallar gibi en yüksek tepelerde Güneşe ( Bilgeliğe ) daha yakın olabilir.

   Filozof Delia Steinberg Guzman’ın “Özgürlüğe Uçuş” adlı eseri, bizleri insanın psikolojik derinliklerine götürmekte… Her yönüyle insanı yansıtan makaleleri ile günümüzde duymaya en fazla ihtiyacımız olan açıklamaları, yanıtları ve tavsiyeleri içeriyor.

Her zaman kendimize şu soruları sorup cevap aramışızdır; “Mutluluk nedir?”, “Genç olmanın anlamı nedir?”, “Kendimizi nasıl inşa edebiliriz?”. Bütün bu soruların cevapları, yazarın 21 psikoloji makalesinden oluşan Özgürlüğe Uçuş kitabında;

İnsanın Kendisi Olmasının Muhteşem Sanatı, Çift Ayna, Özgürlük ve Yazgı, Hayatta Başarmak, Bizi Yoran ve Dinlendiren Şeyler, Değişim Korkusu, Tekrarlama, Bilinç Durumları Bulaşıcıdır, Kişiliğin Değişimleri, Biz İnsanlar Neden Yalan Söylüyoruz?, İnsan Motivasyonları, Dinlemeyi Bilmek, Hepimiz Daha Fazlasını İstiyoruz, Gençlik Bunalımı, İnsanlar İnsanlardan Korkuyor, Bağlanma ve Özgürlük, Emin Olmak ve Fanatizm, Koruyan ve Tahrip Eden Kalkanlar, Ne İçin ve Nereye, Zor Olan – Kolay Olan ve Mutluluk.

 Aşağıda Özgürlüğe Uçuş kitabımızdan derlenmiş alıntılar bulacaksınız.

 Seçmeyi bilelim

 “Bilinçsiz bir sahte özgürlük yerine bilinçli bir bağlanma daha değerlidir. Sahte özgürlükler ya da geç kaçınılmaz bir hapishaneye dönüşür. Bağlanma hayat nehirlerimizin akıntısını kanalize etmek için bir nehir yatağıdır. Özgür olalım: Seçmeyi ve kendimize güven ve neşe ile  bağlarımızın sorumluluğunu yüklenmeyi bilelim, seçmeyi bilelim. Bugün insanlığın takip edeceği rotayı sessiz bir şekilde işaret eden tüm büyük hocalar böyle yapmışlardır. “

Dinlemeyi bilmek, konuşmayı bilmenin en iyi yoludur.

“Dinlemek bir sanattır, dikkat gerektirir… Dinlemek, düşündüklerimizle karşılaştırma yapabilmektir… Dinlemek anlamaktır… Konuşma yeteneğine sahip olan, diğerlerinin müdahalelerini içtenlikle değiştiren, kendinden fazla dinleyen, hayatın tüm köşelerinde, tüm dakikalarında hazineler toplamayı bilir. Gözlemi, sabırı, saygıyı ve düşünme yeteneğini geliştirir. Dinlemeyi bilmek, konuşmayı bilmenin en iyi yoludur.”

İnşa etmemiz gereken yol ebedidir.

“Varmak, yolda bir duraklamadır, attığımız adımları tanımak, önümüzdeki adımları hesaplamak için belirlediğimiz bir noktadır. Varmak, yeniden başlamak için alınan bir soluktur. Aslında inşa etmemiz gereken yol ebedidir ve bizden sürekli bir eylem ister; zira varış noktası, biz onu elde ettikçe uzaklaşır ve yükselir… Önemli olan patikayı kendi çabalarımızla, kendi ellerimizle, gün be gün bulmuş olmaktır…”

Bilinç halleri bulaşıcıdır.

 “Bilinç durumlarının dışında fiziki, ruhi ve akli durumların da bulaşıcı olduğunu söylemeliyiz… Bilinç halleri bulaşıcı iken sağlığın neden hep bulaşıcı olmadığı sorusunu kendimize sormalıyız. Evet, sağlık da bulaşıcıdır ama tuhaf bir şekilde çok daha fazla güçlükle… Filozoflar olarak görevimiz, insanlığa yardım etmek için onun çok ihtiyaç duyduğu olumlu bilinç hallerini meydana getirmektir…”

Aynanın iç yüzünü temizleyelim.

 “İnanıyorum ki hepimiz bir ayna ile dünyaya geldik. Bu ayna bir iç aynadır. Hepimiz bir adet çift aynaya sahibiz. Hepimiz onu kullanabiliriz. Aynanın dış yüzünü temizleyelim. Şeyleri olmalarını istediğimiz gibi değil oldukları gibi görmenin zamanıdır; onları değiştirmenin ve bazen de olmalarını istediğimiz hale getirmenin tek yolu budur. Aynanın iç yüzünü temizleyelim. Böylece bizi uzun zamandır bekleyen, tanımadığımız birini bulacağız. Bu kişi, kendimizle barışık olmak ve bizimle birlikte yaşayanları hoşnut etmek için yarattığımız kadın veya erkek değildir… Hayata bir parça sihir katmak hiçbir zaman fazla bir şey değildir. “

Yalan bütün korkularımızı kapsamaktadır.

 “Yalan, birisine karşı korkuyu, yaşama ve şartlara karşı korkuyu, fethedilinceye değin yüz yüze gelmemiz gereken durumlara karşı duyulan korkuların hepsini kapsamaktadır. Yalan, şeyleri olduklarından başka bir şekilde gösteren sahte bir şekildir. Kendi çıkarlarımıza göre “eğer bana acı veren olayı değiştiremezsem ya da değiştirmesini bilmiyorsam ben de onu başka renkle boyarım ve sanki onu değiştirmişim gibi düşünürüm” demektir.”

Evrenin tamamı bir ritme uyar.

“Evrenin tamamı bir ritme uyar. Evrenin ritmini anlamıyor, hissetmiyor veya onunla ilgilenmiyor olmamız onun var olmadığı anlamına gelmez. Bulunduğumuz Dünyayı gözlemlemek için bir an duracak olursak bu ritim bize kendini gösterir. Tüm hayatı dolduran O Anlamın, O Düzenin bir yere doğru gitmesi açıktır. O yazgıdır, evet ama anlam taşır…”

Özgürlük doğa yasalarına karşı gelmek değildir.

 “Özgürlük doğa yasalarına karşı gelmek değildir; tam tersine bu yasaları incelemek, onlarla uyum içinde olmaya çalışmak, onlara yardımcı olmak, gelişimimize ve içsel büyümemize yardımcı olacak yolları yavaş yavaş bulmaktır. Bir yasaya karşı çıkarak özgür olduğuna inanmak tamamen kendini kandırmaktır. Bir çiçeği sulamakta veya sulamamakta özgürüz. Seçim yapabiliriz. Sulamazsak kendimizi özgür hissedebiliriz ama çiçeğimiz olmaz. Sularsak çiçeğimiz olduğu gibi onlara bakma yolunu bildiğimiz için daha pek çok çiçeğimiz de olabilir…”

Bilinçlenmemizi engelleyen sıkıcı mekaniklikten dolayı yoruluyoruz.

 “Yorgunluk sayesinde dinleniyoruz ki bu yorgunluk ne mutlaktır ne de patolojik. Bizi ilgilendirmeyen şeylerden ötürü ya da ilgilenmeyi bilmediğimiz şeylerden ötürü yorulmaktayız; işimizin arasında nefes almayı bilmemekten yoruluyoruz; bilinçlenmemizi engelleyen sıkıcı mekaniklikten dolayı yoruluyoruz… Dinlenmek, her şeyden önce, yorgunluğumuza değmeyen şeylerle kendimizi yersiz ve zamansız yormamaktır.”

 Başarılı olmak için hayal kurmanın yetmediği apaçıktır.

 ” Her zaman aynı anlam atfedilmese de başarı her zaman bir amaç olmuştur. Küçük olsa bile en azından bize bir parça huzur ve hoşnutluk veren, hemen kaybolmayan bir başarıya ihtiyaç duymaktayız. Başarılı olmak için hayal kurmanın yetmediği apaçıktır. İradeye dayalı sağlıklı bir faaliyeti geliştirmeyi bilmek ve uygulamak gerekmektedir. Düşünmeden değil, en iyi ve en uygun eylemleri seçerek hareket edilmelidir…”

Tekrarlama doğanın kullandığı sihirli bir silahtır.

 “Tekrarlama doğanın kullandığı sihirli bir silahtır… Yalnızca tekrarlayan birisi, sonunda yaptığı işten nefret ederek robotlaşmaktadır. Mükemmelliği arayarak tekrar eden kimse, kendini aşmanın o ufak parçasını içinde bularak, her eyleminden zevk almaktadır. Yalnızca tekrarlayan kimse çaresiz olarak yaşlanmakta, mükemmellik amacıyla tekrarlayan ise her seferinde ebedi gençliğe “Altın Afrodit” e daha da yakınlaşmaktadır.”

Merkezi bir bilince ihtiyacımız var.

 “Kişilik bir kişiyi diğerlerinden ayıran yapıcı unsurları daha iyi hale getirmek için merkezi bir bilince gereksinim duyar. Alışkanlıkların, davranışların, fikirlerin, hafızanın, motivasyonların eylem kurallarının bir bütünleşmesine işaret eder. Oraya gözlenebilir ve dış davranışlar ile her zaman gösterilmeyen iç davranışlar (duygular, fikirler vb.) yerleşirler…”

 İlk ve temel değişim bilinci uyandırmaktır.

 “Her şey değişir. Bu değişim özdedir… Filozof olmayı arzu edenler, bilgeliğe âşık olanlar için yapılması gereken ilk ve temel değişim, bilinci uyandırmaktır… Filozofun, önüne sürülen değişiklikler ne modaya ne de genelleşmiş kabullenmelere karşılık gelir; aksine bu değişimler her adımın bir aşama basamağı olduğu, yükselten değişimlerdir…”

İtici güçlerimizi tanıyalım.

 “İtici güç kendimizi harekete geçirebilmek, özellikle belirli bir yönde uygun bir şekilde hareket edebilmek için gereklidir. İnsan üzerinde etkisini gösteren bu itici güç ya da itici güçler motivasyonlar olarak adlandırılmaktadır. Motivasyonların hemen hemen hepsi psikolojiktir. Beden, sosyal statü, yürürlükteki ahlak ya da geçerli fikirler bile…”

 Eller sadece düşünerek doldurulabilir.

 “Hepimiz daha fazlasını istiyoruz… Kendi ritmimizi, kendi hızımızı yeniden kazanabilirsek o zaman kendi gelişme modelimizi bulacağız. Daha fazlasını da isteyebiliriz ama bizi daha büyük ve iyi yapanları… Neyi istiyoruz bilmeliyiz. Filozof olduğumuz için boş ellerden korkmayan bu harika enerjiyi güçlendirelim çünkü eller sadece düşünerek doldurulabilir.”

 Ruhunun ebedi gençliğini unutma.

 “Gençlikte büyük güçler yatmaktadır ve genç olmak için sadece genç bir bedene sahip olmak yetmez. Aksine ruhta olan ebedi bir gençlik vardır. Bu gençlik hâlâ hayal etme olanağı olduğundan ve bu hayalleri uygulayabilme imkânı olduğundan her zaman kendini gösterme yeteneğine sahiptir.”

Aktif hoşgörüyü hayata geçirelim.

 “Kanaatlere sahip bir insan hoşgörülüdür. Kanaatleri konusunda katıdır ama diğerlerine fırsat verir. Aktif bir hoşgörüye sahiptir; ki bu aktif hoşgörü, diğerlerini dinlemek, onları incitmeden ve onlara hakaret etmeden kendi düşüncelerini ifade edip savunmaktır… Fanatik olan kişi dinlemez, onun diyalog kurma kapasitesi yoktur. Yalnızca kendi temel ilkelerini, kendi sesi ile kendini şaşırtmak için yüksek sesle haykırır ve başka herhangi bir fikre meydan vermez…”

Sözde başarısızlıklarımızı zenginleştirici  tecrübelere dönüştürmeliyiz.

“Hayatın eğitici çabası ile bize sunduğu denemelerden başka bir şey olmayan sözde başarısızlıklarımızı gözetmeliyiz. Vazgeçmeyi haklı çıkarmadan, sözde başarısızlıklarımızı zenginleştirici tecrübelere dönüştürmeliyiz. Bencilliğe, yalın irade yerine başıboş tutkulara, çözümler arama yerine diğerlerine acıyan saplantılı depresyonlara, saldırganlığa ve şüpheciliğe karşı mücadele etmeliyiz…”

Kolay olan şu anda zaten bana bağlı olandır, zor olan ise fethetmem gerekendir.

 “Büyümek isteyen kişi zorluğu neşe ile kabul eder çünkü zorluk onun ilerlemeye devam etmeye hazır olduğunu gösterir. Öyle ise bu, gereksiz zorluklar listesini dolduran onca şey karşısında takınmamız gereken zihinsel tavırdır: ‘Kolay olan şu anda zaten bana bağlı olandır, zor olan ise fethetmem gerekendir.’ “

 ‘Ne için?’ ve ‘Nereye?’ sorularını sormaktan yılmayalım.

” ‘Ne için?’ sorusu bize bir amaç, anlam verir ve ‘Nereye?’ sorusu atmamız gereken adımlara ve önerilen hedefe bizi yönetmeleri için katetmemiz gereken yönü işaret eder. ‘Nereye?’ diye soran aynı zamanda buraya gitmek için araçları da oluşturur çünkü son varış noktasını bilmesi ona uygun araçları elde etme olanağı sağlar. ‘Ne kazanmalıyız?’ bazıları vardır ki kazanmanın sadece parayla ölçüldüğüne inanır fakat bilgeliğin meyvelerini iyice fethetmiş olanlar, şerefli hayat araçlarını bulabilecek yeterlilikte zekâya sahip olduklarından hiçbir zaman fiziksel sefalet içinde yok olmazlar.”

 Mutluluk etrafını saran her şeydedir.

“Psişe mutluluğa ihtiyaç duyar ve insanların sandığının aksine bu mutluluk sevilmekten ve anlaşılmış hissetmekten değil, kör egoizmin tuzağına düşmeksizin kendini de içine katarak sevmeyi ve anlamayı bilmekten doğar… Fanteziye kapılmaksızın hayal etmek, pratik olarak düş kurmak, hesaplanmış risklerle maceraya atılmak, sınırsız bir biçimde sevmek, iyi temeller üzerine kurulmuş bir mutluluğun özellikleridir… Mutluluk, içinde ve etrafını saran her şeydedir…”

gtag('config', 'AW-802439404');