Kitap Tanıtım Arka Kapak Yazısı: Her insan, kendisine nereden gelip nereye gittiğini sorar… Amerikan halkları da dâhil olmak üzere, eski dünyanın bütün halkları tufanlardan ve batık kıtalardan söz ettiler. Eflatun bu konuda bize çok açık bir hikâye bırakmıştır. Biz, Ankor isimli bir prensi, bir filozofu, bir insanı Atlantis kıtasının son parçasında bedenleştiriyoruz. Olay günümüzden yaklaşık onbirbinbeşyüz yıl önce cereyan etmektedir. Hiç şüphesiz ki olayın örgüsü okuyucu tarafından kurulacaktır çünkü başlangıçta belirtilen soru hepimizi hâlâ meşgul etmektedir. Evet, her birimiz kalbimizde bir “Ankor” taşıyoruz. Bu hikâye birçoğunun onu bulmasına yardım edecektir.

Bu yazımızda Atlantisin Son Prensi Ankor kitabımızdan aşağıda metinler bulacaksınız.

“Poseidonis’in çeşitli adalarında yaşayan majisyen simyacıların, ataları hakkında tuttukları tarihsel kayıtlara göre, asıl Atlantisliler on binlerce yıl önce sulara gömülmüş olan on milyon kilometre kareden daha geniş, uçsuz bucaksız bir kıtada yaşamışlardı…”

*****

“İnsanoğlunun gerçek sanatı anlayabilmesi için evriminde daha çok yol katetmesi gerekiyor. Gerçek sanat öyle bir güzellik ve saf ahenktir ki içimizdeki en güzeli titreştirir, aydınlatır ve yüceltir…”

*****

“Sarhimar, Ankor’a şunları söyledi:

– Bazı önyargılar seni doğru yoldaki eylemlerinden alıkoyabilir. Gerçek Sırlar’ın İsteklisi olarak ilk yapman gereken şey kendini bunlardan bağımsız kılmandır… İnsanlar çiçeklenen bir Ruh’un kokusunu alamazlar. Onun çıplak bilgelik ve öğretisini de aramazlar… Kalb’ini tutuşturan, kişisel olmayan, her şeyde bulunan ateşi ve bilgeliği kavra…”

*****

“Sarhimar, sevecenlikle gülümseyip Ankor’a şöyle dedi:

– Ruhunun huzursuzluğu, inisiyasyonu ihlal etmekten veya ondaki bir kusurdan kaynaklanmıyor. Ancak bizleri yöneten doğal yasalar hakkındaki bilgi noksanlığından geliyor ki bu yasalar hoşumuza gitsin veya gitmesin yerine gelir… İnisiyasyon’un, evrimsel süreci, maksimum derecede hızlandırma ve harekete geçirme sanatından başka bir şey olmadığını da bilmelisin…”

*****

“Sarhimar, Ankor’a şöyle söyledi:

-Tek, bölünmez, mutlak Tanrısallık her ne kadar bütün nesnelerin içinde, özünde, özelliklerinde bulunuyor olsa da, bütün parçaların ebedi bir barış içinde oldukları sonucuna varma hatasına düşme… Ahenk, dengenin özelliklerinden biridir. Evrim planının ritmi içindeki göreceli dengenin sağlanması için, biçimsel şiddetin ve savaştaki görünür haksızlığın ötesine geçmek gereklidir…”

*****

“Sarhimar, Ankor’a şöyle söyledi:

– Sfenks çok önemli içsel anlamlar taşıyor. O, belki de semboller içerisinde en eksiksiz olandır… Fiziksel ve şekilsel çözümlemesi, açık olarak şekillerin evrimini gösterir. Bu şekiller bizim içinde bulunduğumuz dönemimizin en yüksek noktasına insan biçimiyle kristalize olarak ulaşmıştır. Bu yüzden insan sfenks’te en yüksek kısmı oluşturan bölümdür. Bu baştır ki en güzel ve en yüksek konumdur… Aynı zamanda tüm doğanın birliğini, Tek Hayat’ın farklı doğuşlarını anlatmaktadır…”

*****

“Sarhimar, Ankor’a şöyle dedi:

– İster öğretide, isterse maddesel hayatta olsun, bir zorluk karşısında en basit çözümü seçersen yaptığın hata az olur, öyle değil mi? Eğer doğru düşünürsen, her şeklin ya da her akıl mekanizmasının kökeninin aslında Büyük Kozmik Akıl’ın içinde olduğunu ve ondan bir parça olduğunu görürsün…”

*****

” Sarhimar, Ankor’a şöyle dedi:

– Hangi davranışın daha uygun olacağını anlayabilmek için bilgeliğini, doğruyu seçme duyarlılığını eğitmelisin. Bir kez doğruyu seçebilme yeteneğine kavuştun mu, kendini dış etkilere karşı kilitlersin, böylece her şey senin için cazibesini yitirir. Temiz kal, çok çalış. Eğer içinde uyuyan uyanır, kapılarını kilitlerse, düşmanlar kalene asla sızamazlar… Sadece akıllı adam, tüm ayartıcı şeylerden uzaktır. O saftır, bilendir, naziktir…”

*****

gtag('config', 'AW-802439404');